29 Ekim 2015 Perşembe

Çayım Bitti Ben Gidiyorum

Moloz'da bir çay ocağındayım İnsanlar gözümden düşercesine geçiyor önümden Tadı gitmiş hayatıma Bir tad istiyorum tezgahtaki adamdan Çayım geliyor hemen ardından İnsanları atıyorum çay kaşığımla Gözyaşlarımla eritiyorum Yanımda tanımadığım amca tütün sarıyor Ben olsam hazır alırım o ne güzel uğraşıyor Sonra ateşe veriyor kendisini, dumanını etrafa savuruyor. Ben olsam etrafı ateşe verir kendime dumanını savururum. Ortam hazırsa tabi yoksa uğraşamam.. Saatine bakıp kalkıyor masadan Sigarasını zamanlı mı içiyor? Zamanlı ölüyor insanlar kesin. Baksana zamanlı geçiyor hepsi Bir yerlere yetişmek için Zamanında yetişemiyor kimi Tıbkı zamansız gözyaşlarım gibi Sende amansız doğuyorsun içimde Arada zamana ayak uyduruyorum tabi Zaman içinde ayakta gidiyorum ondan galiba Şimdi zamansız ağlayabilirdim Altını ıslatabilirdi gözyaşlarım Altıya geliyor saatim dolmuş beklemez.. Çayımda bitti zaten Ben gidiyorum..

Çayım Kaşıklı Olsun

Çayımı şekerli içerim Şekersiz içseydim eğer Cay kaşığı ile içerdim kesin Çay bitince kaşığına üflerdim Benden sonra o kaşıkla içen derdimi dinlerdi Belki umursamazdı tanımadığı için Ben anlatırdım içimi Ben kurtulurdum dinleyen bilmezdi ne güzel.. Ben olsam çay kaşığını izlerdim İçimi yaksın diye yudumlarken çayımı Hiç yoksa kalabalığı duymaz Birinin derdini dinlerdim. En çokta dinlediklerimi duymayı dilerdim Oturur duyabildiklerime şiir yazardım Bir kaşıkta kaç şiir var kimbilir.. Şiirlerimi yıllar sonra okursa,belki Kaşığa anlattıklarını duyardı,kendinin Derdini hatırlasa da mutlu olurdu, Oda gidip birinin derdini dinlerdi Dertler anlatılırdı kimse bilmezdi Ben duyarsam şiir yazardım Kaşıksız çayda içmezdim. Neyse şiirim gelmedi Bir çay alayım Lütfen kaşıklı olsun..

İkinci Yastığım

Bu güne gözlerimi açmak istemedim Rüyanda sen vardın, Yatağımda kokun Seni kokladım yastığımda Kollarımda yoktun.. Oysa sevdiğim Göz kapaklarıma kapatmıştım seni Ölü kollarımı da kandırmıştım ikinci yastığımla.. Bu güne gözlerimi açmak istemezdim, Seninle dünde kalmak Orada can vermek isterdim de Ben bu güne gözlerimi sensiz açmak istemezdim Oysa sen olsaydın bugün Dün gözlerimi kapamak istemezdim Ben kollarımı kandırdığım gibi Uyku beni kandıramazdı Alamazdı seni, Saçlarını koklardım Kemiklerini kıracak gibi sarılır Kıyamaz bırakırdım.. Oysa Ben yarına gözlerimi seninle açmak isterdim Bu yüzden ikinci yastığıma sen niyetine sarılıyorum Ve ben yarına gözlerimi seninle açmak istiyorum Bundandır sevdiğim bu gün zor da olsa uyuyorum..

26 Ekim 2015 Pazartesi

Mor Köpek

Geç ecelim beni bu gece Sırra kalemle yaz yaşayamadıklarımızı.. Geçelim mi seninle,yaşanan aşağılıkları, Yaşayamadıklarımızı akıtalım yastıklara Astıklarımızı da gömelim gece görüşlü yalnızlığıma Alnımızdakilerde aksetsin yıldızlarda Dizdize gözlerimizle izleyelim gözlerimizi İki dudak payı çaresizliği katledelim İki çaresiz dudakla Yavrum desen ya bana anne çocuk şefkatinde Duyunca irkilse tüm hücrelerim Yüzünün avlusu gözlerinde Çocukların yüzü gülsün, Gözlerini kapma üşürüm ben daha büyümedim. Çok üzdüm gençliğimde üzülerek yürüdüm.. Açın gözlerimin perdesini mor köpeği görmeyelim, Kulübesinde canı sıkılırsa ona benden başkası yanaşamaz.. Bir ben bilirim omuzlarında saklı duran anahtarı Hem kurtulursa ordan Bende kuruturum gözyaşlarımı Aşamadıklarımızın üstünü örteriz gecenin örtüsüyle Mesela sabahında benimle açarsın gözünü Ve bende tüm gecelerimi sana emanet ederim..

25 Ekim 2015 Pazar

Yüreğinden Öpüyorum

İmkansızım"mahlasıyla açlandırıp Gel diyorsun bana Şimdi tüm imkanlar ağlıyor Üstüne üstlük ağlatıyorsa, Sızıları kalıyor işte kansız yerlerimin. Haliyle unutturmaya çalışanlar oluyor En içte terütaze duran yaramı, Yaramda geçici bir kabuk vazifeleniyor, Zamanla da yeniliyor savaş açtığı nasıra.. Nasılsa mahremiyet sınırından çıkmayan günahlarda Ruhları ölmüş sevaplarla birlikte.. Güruhuna karşı koyuyor bedenimin,, Bedeli küllendiriyor ah'larla geçen günlerimi Yünleri sökülüyor dilindeki yumağın Ağzından çıkan gel olsada,diyemiyorsun Ben de gelemiyorum, Korkuyorum,korkuyorsun. Korktuğumdan korkma sen Korku yolum olmuş yıllarıma Kollarımda yılların bir yolu var Ve şimdi tüm yolduğum saçlar sana emanet, Net bir cevap istersen bekle beni, Çünkü hayra yormam gereken günahlar var.. Yoksa seni neden öpmek isteyeyim ki?

3 Ekim 2015 Cumartesi

İçimde Bir Hemşire Portresi Var

Anamdan emdiğim süt satırlarımdan geldi Burnumdan akan kelime sümüğünü Hiçbir kağıt peçeteye sığdıramadım. Bu hastalık ruhuma işlemiş benim. Bir kanser teşhisi konulmuş hastanın çaresizliği var genlerimde Bir gün kurtululurum diye yazıyorum durmaksızın Ziyaretime gelenlerin ellerinde peçeteler Hepsi benim için eziyet Hepsine göre bir ben namzet Bana sorsalar durmaz bu sızı Bu hastalık geçmez En büyük refakatçim kendim Bekleme odasında tüm umudlarım İçimde de bir hemşire portresi var Sessizliğimin yüz karası Sonrası iyiydik güzeldik eskiden Şimdi iyilik güzellik bile diyemiyorum..

Uzaklara Tıbbi Gerekçeler

Randevulaştım Çalıp kapıyı girdim içeri Adımı söyledim soyadımla Soyadım Ankara mı diye parladı gözleri Göz doktoru ve yardımcılarının.. Çok bilimsel konuştu birşey anlamadım Sıfır elli sıfır yetmiş aralarında birşeyler oluyormuş gözlerimde Bu senin yakınlığınla benim görebilme yetimin dereceleri herhalde Miyopta yıllarca çektiğim özlem mi acaba? Tıpdan anlamadığım için yorumluyorum kendimce Tıpbın ayıpı yokmuş bunu anlıyorum şimdilerde Tüm mahremimi seriyor net göremeyen gözlerimin önüne Reçete de yazanlar karmakarışık Mesela Astigmatizma dedi bunu hiç bilemedim Galiba uzaklarda oluşuna tıbbi gerekçeler uydurmuştur Şimdi bir çift çerceveden izliyorum dünyayı Bazen çıkarıp masanın üstüne koyuyorum uzaklarda seni arayıp görebilmek için..